Sümeyye Erdoğan çocukluğundan, siyaset hayatına kadar bilinmeyenlerini şöyle anlattı:
ÇOCUKLUĞU NASILDI?
İstanbul, Kasımpaşa'da 1985 yılında başladı hayat hikayem. Dini ve toplumsal hassasiyetleri yüksek, siyasette aktif, orta sınıf diyebileceğimiz bir ailenin çocuğu olarak doğdum.
Bunların yanı sıra, kendimi bildim bileli annem ve babamın yanında, kardeşlerimle beraber siyasi çalışmalara, sosyal faaliyetlere katılırdık. Annem ikişer yıl arayla sahip olduğu dört çocuğuna tek başına bakan bir anne olmasına rağmen sosyal hayattan geri durmamış, bizi de bebekliğimizden itibaren o hayata dahil etmişti.
Babamın ise her zaman olağanüstü yoğun bir çalışma temposu oldu. Doğduğum yıl babam Refah Partisi'nin İstanbul İl Başkanlığına getirilmişti; onunla ancak geceleri saat 1'e, 2'ye kadar bekleyebilirsek görüşebiliyorduk veya hafta sonları beraber gittiğimiz programlarda.
BÜYÜDÜKÇE HAYALLERİMİ GERÇEKLEŞTİRDİM
Benim hayallerim belli bir meslekten ziyade bir şehirde insanlara yardım etmekle ilgili oldu hep. Yoksul mağdur, haksızlığa uğramış insanlar için çalışmak istedim. Ne mutlu ki, şu an gerek devlet eliyle, gerek sivil toplum kuruluşları aracılığıyla dünyanın hemen neresinde bir zulüm, bir haksızlık bir toplumsal sorun varsa oraya ulaşıp karınca kararınca dahi olsa yardım edebiliyorsunuz. Dolayısıyla, büyüdükçe hayallerimi gerçekleştirme imkanı bulurken, bir yandan da hayallerimin sınırının genişliyor olması heyecanımı daha da artırıyor.
YAŞIMIZ KÜÇÜK MESELEMİZ BÜYÜKTÜ
Gerek aile, gerekse sosyal ortamlarımızın gündemini ağırlıkla toplumsal ve siyasal hassasiyetler şekillendirdiği için hayata çok küçük yaştan hazırlandık. Çocuktuk ama dinlediğimiz, okuduğumuz, şahit olduğumuz olaylar büyüklerin dünyasına ait şeylerdi, onlarla hep iç içeydik, bu yüzden bizim de gündemimiz çoğunlukla gerçek dünyaya dair oldu. Yaşımız küçük, meselemiz büyüktü. Afganistan'a, Bağdat'a, Bosna'ya, Filistin'e yazılan marşları kalbimizden hissederek söylerdik. Devlet eliyle ötekileştirilmiş, hayat tercihlerine müdahale edilmiş hatta kimi zaman mecralarda tehlikeli görülmüş insanlardık. Bu duygular hem duruşumda hem de benzer kaderi yaşayıp bununla mücadele eden coğrafyalara bakışımda etkili oldu.
KAYITLARA GEÇSİN İSTİYORUM
Aslında, yakın zamana kadar, yani babamın cumhurbaşkanı seçilmesine kadar olan 4 yıllık süreçte babamın özel siyasi danışmanlığını yaptım. Son 1 yıldır da resmen partimizin Genel Başkan danışmanıydım. Hükümetin politikalarıyla ilgili kamuoyunun nabzını da dikkate alan raporlar sunuyordum. İç ve dış basın takibi yaparak Genel Başkanımıza gözden kaçmış olabilecek önemli gelişmeleri aktarıyordum. Yurt gezilerinde insanları dinleyip talepleriyle ilgili partinin ilgili birimlerini bilgilendiriyordum.
Burada söylemekten bile hicap ediyorum ama çok ahlaksızca iftiralar atıldığı için kayıtlara geçsin istiyorum. Gerek fahri danışmanlık gerekse Genel Başkan danışmanlığı yaparken hiçbir zaman maaş ya da başka bir ücret almadım.
Babamın cumhurbaşkanlığı görevine gelmesiyle ben de Genel Başkan danışmanlığı görevimden istifa ettim.
Üniversite yıllarında da hayalimde olan ve kendimi en iyi hissettiğim alan olan sivil toplum çalışmalarına ağırlık verip toplum için artık başka bir kulvarda çalışmaya devam edeceğim.
KADIN MESELESİNDE YENİ BİR BAKIŞ
1.5 yıl önce kurduğumuz Kadın ve Demokrasi Derneği - KADEM'in başkan yardımcısı olarak çalışıyorum. Kadın hakları tartışmalarını insan hakları zemininde tartışmanın daha doğru olduğunu düşünüyor ve meseleleri bu bakış açısıyla ele alıyoruz. Referanslarımızı, elbette inancımız, özgürlükler, demokrasi, insan hakları, kültürel değerlerimiz, çağın ve toplumun gereklilikleri belirliyor.
Kadınların yaşadıkları mağduriyetlerin giderilmesi, kadınların karar mekanizmalarında daha çok yer alması, kadınlarla ilgili tartışmaların daha doğru bir zemine oturtulması için hem yerel hem ulusal, hem de uluslararası ölçeklerde fikir ve eyleme yönelik çok çeşit çalışmalarda bulunuyoruz.
ÖNCE EYÜP SULTAN SONRA PİYER LOTİ
Arkadaşlarımla uzun yıllardır belli aralıklarla cemaatle sabah namazında bir araya geliriz. Fırsat buldukça farklı farklı camilerde ama en çok da Eyüp Sultan'da namaz kılar, duaya katılır sonra da vaktimiz varsa çıkışta simidimizi alır Piyer Loti'de gündoğumunu izler veya caminin çıkışındaki lokantalardan birinde çorbamızı içer ayrılırız. Buna sonradan bir de Tefsir okumalarını ekledik ki, bu toplanmalarımızın tadını başka bir şeyde bulamıyorum.
SÜMEYYE ERDOĞAN KİMDİR?
1985 yılında İstanbul'da doğdu. Kadıköy Yabancı Dil Ağırlıklı İmam Hatip Lisesi'nden sonra Indiana Üniversitesi Politika Çalışmaları bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Ardından Ürdün Üniversitesi'nde Arapça eğitimi aldı. London School of Economics'te Sosyal Politikalar bölümünde STK'lar ve Kalkınma üzerine yüksek lisansını tamamladı. Ankara'da İslam İşbirliği Teşkilatı'na bağlı Statistical, Economic and Social Training and Research Centre'da (SESRIC) uzman olarak çalıştı. Daha sonra o dönem Başbakan olan babası Recep Tayyip Erdoğan'ın gönüllü siyasi danışmanlığı ve AK Parti Genel Başkan danışmanlığı görevlerini yürüttü. Ağustos 2014 itibariyle bu görevinden ayrıldı. Halihazırda Başkan Yardımcısı olduğu Kadın ve Demokrasi Derneği'nde çalışmalarına devam ediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Burada yapılan yorumlar, yorum yapan kişilerin kendi görüşleridir. Sitemiz yapılan yorumlardan sorumlu tutulamaz.