Bu ustanın çırağı büyüdü, ahşap işlemeyi ve hayatı öğrendi, kendi işini kurup başlattı. Bir süre sonra dostlarından biri oğlunu getirdi, ustadan onu yanına çırak almasını istedi.
Fakat bu çırak sürekli yakınıp duran, her şeye bozulan bir çocuk çıktı.
Usta çocuğa bir şeyler anlatmaya çalışıyordu ama sözlerinin hiçbir etkisi olmuyordu. Bir gün usta çırağını köye tuz almaya gönderdi. Çırak ustasının söylediği gibi, tuzu alıp döndü.
Usta bir bardak su getirmesini söyledi. Çırak bir bardak suyu da getirdi.
Usta, Şimdi o tuzu suyun için at” dedi. Çırak ustasının söylediğini yaptı.
Sonra usta “Şimdi o suyu iç” dedi. Çırak suyu içti ve tabii ki içer içmez de tükürdü.
Öfkeyle ustasına bakarken, usta “Nasıldı tadı” diye sordu. Çırak nefretle, “Çok acı” dedi.
Bir süre sonra civardaki gölün kıyısına geldiler.Usta çırağa “Bütün tuzu göle dök” dedi.
Çırak söyleneni yaptı.
Usta “Şimdi gölün suyundan iç” dedi. Çırak içti.”Suyun tadı nasıldı” diye sordu usta.
Çırak, “Çok güzeldi” dedi.
“Peki tuzun acısını hissettin mi” diye sordu bu kez de.
Çırak “hayır” dedi.
Usta çırağı karşısına oturtup anlattı:
“Hayattaki bütün olumsuzluklar işte bu bir avuç tuz gibidir.
Eğer sen küçük bir bardak su isen, nasıl tuzun bütün acısını tattıysan, hayatın bütün olumsuzluklarından da öyle etkilenirsin.
Eğer sen kişiliğinle ve gönlünle bu önümüzdeki göl gibi isen, hayatta karşılaşabileceğin bütün olumsuzluklar seni, o bir avuç tuz gölün suyunu nasıl etkilediyse öyle etkiler, bir bardak suda tattığın acıyı vermez sana.
Seçim senindir: "Ya bardak olacaksın ya da göl…"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Burada yapılan yorumlar, yorum yapan kişilerin kendi görüşleridir. Sitemiz yapılan yorumlardan sorumlu tutulamaz.